Kişisel Marka Yaratırken Olmazsa Olmaz: Özgüven Yolculuğu

kişisel marka - Kişisel Marka Yaratırken Olmazsa Olmaz: Özgüven Yolculuğu

Siz hiç kendi özgüven seviyenizi sorguladınız mı? Yoksa neden sorgulamalıyım diye düşünenlerden misiniz?

Aslında bu sorunun yanıtı çok net:

Başarılı bir kişisel markaya sahip olmak istiyorsanız, kendinizi ve özgüveninizi sorgulama yolculuğunuz hiç bitmeyecektir. Kendi güçlü ve zayıf özelliklerinizin farkına vardığınızda attığınız adımları daha emin olarak atacaksınız. Bu başarınızı, kişisel markanıza da tüm pozitif yönleriyle yansıtacaksınız.

Nedir Özgüven?

Özgüven, insanın kendisine inanması, yapabileceklerinin farkında olması ve bunu cesurca ortaya koyabilmesi anlamına gelmektedir. Her birey kendi özgüven tanımını yapabilir. Ancak tüm tanımlarda ana özne kendiniz olmalısınız. Dolayısı ile özgüven testi yaparken, verdiğiniz cevapların kendinizle olmasına ve merkeze kendinizi koymaya dikkat etmelisiniz.

Özgüven, küçük yaşlardan itibaren edinilen bir özellik olarak hayatımızda var olmaktadır. Ancak zamanla değişen koşullar, üstlendiğimiz sorumluluklar, kazandığımız başarılar, ilerlediğimiz yol, beklentilerimiz ve de insanların bizden beklentileri gibi faktörler, özgüven seviyemizi belirlemede önemli rol oynar.

İş görüşmelerinde, aynı zamanda okul tercihlerinde, spor müsabakalarında, yarışmalarda ya da gündelik yaşantınızda, özgüven olgusunu açık bir şekilde üzerinizde taşımaktasınız. Hatta bu özelliğiniz, size ayrı bir tavır ve de kendinden emin davranma ayrıcalığını da sağlamaktadır. Kişiler kendilerinden emin, öz benliklerini seven, kendilerine saygılı birer birey olarak yetişirken, edindikleri en önemli tecrübe kesinlikle kendilerine özel bir hayat felsefesi ya da bakış açısı kazandırmalarıdır. Özgüven eksikliğinin yol açtığı zor durumlar ya da özgüvenin size sunduğu tüm ayrıcalıklar işte bu noktada önem kazanmaktadır.

Kendime Güvenmek İçin Ne Yapmalıyım?

Bireyler, yaptıkları hataları göğüslemeyi bilmeli ve de kendilerini ilk başarısızlıklarında yıkılmış hissetmemelidir. Kötü duygulardan arınmalı ve özgüveninizin, ilk hatanızda alt üst olmasına izin vermemelisiniz. Bu tarz hatalarla yüzleştiğinizde, hayatınızın ilerleyen zamanlarında size yol gösterecek dersler çıkarttığınızı unutmamalısınız.

“Varoluş sebebim, bu evrene sunduklarım, katkılarım, insanların hayatına dair dokunuşlarım, olumlu ya da olumsuz etkilerimle beraber bu evrende varım ve ben önemli biriyim.” Bu bakış açısı, sizin hayatınıza daha farklı bir pencereden bakmanızı sağlayacaktır. Sizin bu evrende olmanız, sadece sizin hayatınızı değil, etrafınızdaki insanların da hayatını etkileyen bir faktördür. Dolayısıyla insanlara ve evrene kattıklarınızla ilgilenerek, kendinize olan saygınızın artmasına yardımcı olmalısınız.

Cesur Olmakla Özgüveni Karıştırmayın!

Cesur olmak, özgüven ile karıştırılan duyguların başında gelmektedir. Cesur hissetmek bir duygu olarak karşımıza çıkmakta ve olaylar karşısında özgüveniniz size yardımcı olmaktadır. İş, okul ve sosyal hayatınızda cesur olmalı, risk analizi yaparak kararlarınızı vermelisiniz. Böylece daha doğru kararlar verebilir, özgüveniniz sayesinde yapabileceklerinizin sınırlarını zorlayabilirsiniz.

Sosyal anlamda arka planda olmayı sevmeniz tamamen kendi tercihinizdir. Ancak bu durum, sizin özgüven sorunu yaşadığınız anlamına gelmiyor. Eğlendiğiniz an, göz önünde olmak istediğiniz an ya da arkada kalmak istemediğiniz anlarda; özgüveniniz kendisini ortaya koyacaktır. Sosyalleşmek ve kendinize güvendiğinizi göstererek hareket etmek size iyi geldiği gibi çevrenizde de farklı bir enerji dalgası yaratacaktır.

Kendinizi olduğunuz gibi kabullenmeyi öğrenin. Siz kendinizi bu halinizle sever ve de kabullenirseniz, toplum da size bu şekilde davranacaktır. Hem olumlu hem de olumsuz yanlarınız ile var olduğunuzu unutmamalısınız. Ancak yarını şekillendirmek; sizin elinizde olan bir durumdur. Dolayısı ile şu an kim olduğunuza odaklanmalı, kendinize güvendiğinizi özgüveninizle birlikte hayatınızın her anında yansıtmalısınız. Yapabildikleriniz ve de yapamadıklarınız ile ayakta durmalı, kendinizi geliştirmek için yarının, bugünden çok daha verimli bir şekilde geçmesi için çalışmalısınız.

Yeteneklerinizi ortaya çıkartacak aktivitelere katılın

Çocukluğunuzdan beri ya da şu an hoşlandığınız, ilgi duyduğunuz, herhangi bir konuda hobi edinebilirsiniz. Göreceksiniz ki iç sesinizi dilendiğinizde; en başarılı olduğunuz şeyi yapmaya başlayacaksınız. İş görüşmelerinde, özgüven kriterinin bu kadar dikkate alınması da bu noktada önem taşımaktadır. İşverenler, kişinin yaptığı işteki azmine ve de kendisinden emin olup olmadığına dikkat etmektedir.

Keşke” kelimesini hayatınızdan çıkarın

Hatalarınızın üzerini örtmemeli, kendinizi eleştirme alışkanlığı kazanmalısınız. Ancak bu eleştiri dozu oldukça önemli bir detaydır. Yaptıklarınızdan memnun olduğunuzda ya da hata yaptığınızı anladığınızda; kendinize bu davranışınızın sebebini sorup, kendinizle cesurca konuşmalısınız. Böylece, hatalarınızın sonuçları ile yüzleşmeye geçmelisiniz. Bu yüzleşmede yapmanız gereken en önemli şey yaptıklarınızdan ne olursa olsun körü körüne pişmanlık duymamak ve “keşke” dememektir. Bu kelime, özgüven duygusunun en büyük düşmanıdır.

Çevrenizde saygı gören ve söyledikleri ile dikkate alınan birisi olmak istiyorsanız; önce saygı duyulması gereken kişinin kendiniz olduğunu aklınızdan çıkartmamalısınız. Bu sayede karşınızdaki bireye de saygı göstermeyi öğrenir ve karşıdan da aynı şekilde saygı görmeye başlarsınız. Karşılıklı saygı deneyimini yaşamak, özgüven yolculuğunuzda sizi ileriye taşıyacaktır. Bu yolculuk, sizin başarılı bir kişisel marka sahibi olmanıza çok büyük katkılar sağlayacaktır.

Önceki İçerikEtkili 10 İpucu ile LinkedIn’de Kişisel Markanızı Yaratın
Sonraki İçerikZaman Yönetimi Kişisel Markanıza Yön Veriyor