Kişisel Marka Yolculuğunda Yeniliklere Açık Olmanın Tüm Avantajları

Gelişimleri ve yenilikleri takip eden biriyseniz, bu sizin ve kişisel markanızın en büyük hazinesidir. Her geçen gün yeniliklerle karşımıza çıkan ve gelişen bu dünyada, değişim rüzgarının sizi bilinçsizce savurmasına izin vermeyin. Yanınıza en yakın dostunuzu –kişisel markanızı- alın ve kendi geminizin kontrolünü bu yenilikleri takip ederek sağlayın.

Yeniliklere açık olmak, kendi adınıza alabileceğiz en önemli kararlar arasında bulunmaktadır. Yeniliğe açık olmak bakış açısıyla hayatımızı sürdürdüğümüzde, değişimlerin hayatımız üzerindeki etkisini çok fazla düşünmek zihninizi karıştırabilir. Ancak hayatı bir akış olarak düşünmek ve akış içerisinde meydana gelen değişimleri görmezden gelmemek, zamana ayak uydurmak ve kişiliğinizi geliştirmeniz anlamına gelmektedir. Yeniliklerin kişilik gelişimi ile ne alakası var ya da yenilenmek istemiyorum, değişimler beni yoruyor, diyen kişilerin bu konuyu hayatlarında uygulayabilmesi oldukça zor.

Kişilik Gelişimi, Hayat Boyunca Süren Bir Kavramdır

Öğrenmenin yaşı olmadığı gibi kişilik gelişiminin de yaşınız ile ya da diğer kişisel özellikleriniz ile alakalı bir sınırlaması bulunmamaktadır. Gelişiminizi, zamanın şartlarına göre ya da bulunduğunuz sosyal çevrenin beklentilerine göre sınırlamak zorunda da değilsiniz. Kişiliğiniz de tıpkı sizin gibi; biricik ve özeldir. Yeniliklere açık olmanız ve değişimi kucaklamanız; gelişiminizi sürdürmenin en büyük koşuludur.

Büyük şirketlerin ve marka değeri yüksek olan firmaların nasıl yıllarca ayakta kalabildiklerini düşündünüz mü? Ayakta kalabilmenin yolu; ciro yapmak mı, popülerlik mi, kaliteli bir hizmet sunmak mı yoksa işin içinde farklı faktörler mi var? Tıpkı kişiler gibi marka değeri olan şirketlerin de piyasada gelişimlerini sürdürmeleri, kendilerine yeni renkler katmaları gerekmektedir. Yeni renklerden kastımız ise; farklı görüşler, farklı teknikler, tüm insanları kucaklayabilecek dünya görüşüne sahip olabilmektir. Yeniliği takip etmek, genç kalmak, kapasitenizi arttırmak için mutlaka değişimi aramalı ve araştırmalısınız.

Bu durum sadece yetişkinlerin iş dünyasında ihtiyacı olduğu bir yenilenme ya da gelişme süreci değildir. Tüm ilişkilerinizde, çalışma disiplinlerinizde, tercihlerinizde ve seçimlerinizde yeni şeyleri denemekten ve gelişimi savunmaktan kaçınmayın.

Yeni bir şeyi denemeden, kötü olduğu kanaatine varamazsınız. En bilindik örneklerde olan, İtalyan örneği ile küçük bir açıklama yapalım. Yeni bir mekâna gidiyorsunuz ve garson size menüyü sunuyor. Menüyü inceledikten sonra; aklınız başka bir yemekte kalsa da, tadını ve yapılışını bildiğiniz bir yemeği sipariş ediyorsunuz. Peki, bu tercih sonucunda yeni bir deneyim kazandığınızı, yeni bir lezzet keşfettiğinizi söyleyebilir misiniz? Hayır, tercihlerinizi zaman zaman değiştirmeyi, yeni lezzetleri denemeyi ve algınızı genişletmeyi öğrenmelisiniz. Bu sayede hayatın tadını çıkartabilir ve yeni maceralara atılabilirsiniz.

Yeniliklere Açık Olmak İçin Ne Yapmalısınız?

Yenilikleri kucaklamanız, hem size, hem de etrafınızdaki insanların hayatında güzel etkiler bırakacaktır. Tabii ki, yeniliğe açık olma fikri dahilinde gerçekçi düşünerek seçimlerinizi yapmanız önemlidir. Tüm hayatını önceden planlayan, bir gün sonrasını değil de neredeyse bir yıl sonraki programı bile hazır olan insanlardan olmak yerine; gün içerisinde hatta dakikalar içerisinde yeni bir şeyin kapınızı çalacağına inanarak yaşayın.

İş veya okul hayatınızda yolunda gitmeyen şeyler olabilir. Olaylara baktığınız nokta belki de değiştirilmesi gereken ilk şeydir, hiç düşündünüz mü? Arkadaş ilişkileriniz, aileniz, dersleriniz, toplantılarınız… Durup bir nefes almalısınız. Sonrasında ise; dün ve daha öncesinde sürekli yaptığınız bir şeyi yapmayı bırakın. Yeni bir eylemi, yeni bir uğraşı hayatınıza alın. Çalışma saatlerinizi değiştirmek, her zaman kullandığınız materyallerde değişiklik yapmak size iyi gelecektir. Bu sayede daha verimi bir çalışma ya da öğrenme süreci geçirebilirsiniz. Denemediğiniz şeyleri denemeden onlara önyargı ile yaklaşmamayı öğrenip, kişiliğinize ve gelişim sürecinize destek olun.

Ticari kaygısı olan bir işletmenin, piyasa şartlarında faaliyetini sürdürebilmesi için ne yapması gereklidir? Siz bir tüketici olarak, vazgeçemediğiniz bir markada hangi kriterlere dikkat ediyorsunuz? Tüm bu soruların cevaplarını verdiğinizde, markaların sizi memnun etmek için yaptığı kampanyaları şöyle bir gözünüzün önünden geçirin. Göreceksiniz ki; bir önceki kampanya ile sonra ki kampanya arasında dağlar kadar fark var.  Bunun nedeni ise; gelişen markaların, inovasyon kriterini asla göz ardı etmiyor olmalarıdır. Yeniliği takip eden firmalar, hem müşteri kitlelerini genişletmeyi başarırlar, hem de marka değerlerini arttıracak popülerliği kendi bünyelerine uygulamayı atlamazlar.

Önyargılarınızı Ortadan Kaldırın

Yeniliklere ve gelişime açık olmak için öncelikle; önyargılarınızı ortadan kaldırmakla başlamalısınız. Kimsenin deneyimini kendinize belirleyici bir kriter olarak belirlememelisiniz. Kendi deneyimlerinizi kendiniz yaşamalı ve kararlarınızı kendiniz vermelisiniz. Tüm dünyadaki gelişmeleri takip etmeli, bilgi edinmeyi, araştırmayı ihmal etmemelisiniz. Bu tarz bir yaklaşım sayesinde hem en yakınınızdaki kişiden, hem de farklı bir kıtada yaşayan herhangi bir kişiden öğreneceğiniz birçok şey olduğunu göreceksiniz. Böylece hem kendinize, hem de kişisel markanıza katacağınız değerler, size yol gösterici olacaktır.

Önceki İçerikKişisel Marka Yolculuğunda Hedef Belirleyerek Başarıya Ulaşın
Sonraki İçerikKişisel Markanızla Parlayacağınız Ekosistem: Gig Ekonomisi